Uluslararası Çocukluk Çağı Kanser Günü olan 15 Şubat’ta çocukluk çağı kanseri
hakkında farkındalık yaratmak, kanserli çocuklar ve ergenlere, hastalık sonrası hayatta
kalanlara ve ailelerine destek sağlamak için küresel bir iş birliği kampanyası yürütülmektedir.
2002 yılından bu yana her yıl 15 Şubat günü, küresel çapta gerçekleştirilen etkinliklerle
dünyanın neresinde yaşarlarsa yaşasınlar kanserli tüm çocuk ve ergenlerin tedavi, bakım ve
desteğe eşit erişim ihtiyaçlarına dikkat çekilmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC)
verilerine göre; Dünya çapında çocuklarda ve adölesanlarda (0-19) bir yıl içerisinde 300 bine
yakın yeni kanser vakası tespit edilmektedir.
Çocukluk çağında ortaya çıkan kanser türleri genellikle yetişkinlikte ortaya çıkan
kanser türlerinden önemli ölçüde farklılık göstermektedir. Tüm çocukluk çağı kanserlerinin
neredeyse yarısı lösemi ve lenfomalar olmak üzere kan ve lenfatik sistemin kanserleridir. Sık
görülen diğer bir tür ise %20 oranı ile merkezi sinir sistemi tümörleridir. Yetişkinlerde en sık
görülen meme, akciğer, kolorektal kanserler çocuk ve ergenlerde oldukça nadir görülmektedir.
Erken evrede teşhis edilen birçok çocukluk çağı kanseri yüksek oranlarda tedavi
edilebilmektedir. Ancak kanser, çocuk ölümlerinin önemli bir nedeni olmaya devam
etmektedir. Dünyada bir yılda yaklaşık 80 bin kişi çocukluk çağı kanseri nedeni ile hayatını
kaybetmektedir. Hayatta kalma oranı bölgeden bölgeye göre değişmekle birlikte, yüksek gelir
seviyesine sahip ülkelerde %80 civarında iken orta ve düşük gelirli ülkelerde %20’ye kadar
düşmektedir. Ülkemizin verilerinin de yer aldığı Küresel Kanser Sağkalım Eğilimleri
Sürveyansı (CONCORD-3) çalışmasına göre; akut lenfoblastik lösemi ve lenfoma gibi
türlerde 5-yıllık sağ kalım oranları %80 ve üzeri bulunmuştur.
Çocukluk çağı kanserlerinin neden sonuç ilişkisi erişkinlerde görülen kanserler kadar
net değildir ve bilinen bir tarama programı yoktur. Bugüne kadar çocukluk çağı kanserleri için
sadece birkaç kesin risk faktörü tanımlanmıştır. Karsinojenitesi bilinen risk faktörlerinden biri
iyonlaştırıcı radyasyondur. İyonize radyasyonun lösemi ve tiroid kanser riskini arttırdığı
yapılan birçok çalışma ile ortaya konmuştur. Olası diğer risk faktörleri arasında; genetik yatkınlık, genetiğe dayalı bireysel duyarlılık, bazı virüslere maruziyet (Epstein-Barr, Hepatit
B, İnsan Herpes ve HIV virusları gibi) yer almaktadır.
Erken belirtiler genellikle çok daha yaygın hastalıkların veya yaralanmaların neden
olduğu belirtilere benzer olduğundan çocuklardaki kanserleri hemen fark etmek zor olabilir.
Yine de birçok çocukluk çağı kanseri bir çocuk doktoru ya da ebeveynler tarafından erken
tespit edilir. Çocuklarda kanser yaygın olmamakla birlikte, geçmeyen olağandışı belirti veya
semptomların varlığında bir sağlık kuruluşuna baş vurmak doğru olacaktır. Çocukluk çağı
kanserleri için uyarıcı olabilecek belirti ve semptomlar şu şekilde sıralanabilir:
• Deride solukluk (Kansızlık, anemi varlığı)
• Halsizlik
• Enfeksiyonlara yatkınlık
• Sıra dışı kanamalar (burun kanaması, diş eti kanamaları, cilt altı kanaması gibi), ciltte
sık sık morluklar, kesik oluştuğunda kanamanın güçlükle durdurulması
• İştahsızlık, açıklanamayan ani kilo kaybı
• Dalakta büyüme
• Lenf düğümlerinde şişlikler
• Kemik ve eklemlerde ağrılar (özellikle sıklığı ve şiddeti artıyorsa, uykudan uyandırıyorsa)
• Açıklanamayan ateş
• Ani görme değişiklikleri
• Genellikle kusmanın eşlik ettiği, sık baş ağrısı
Çocuk kanserlerinde tedavi başarısı yüksektir. Erken tanı konduğunda bu daha da yüksek
olacaktır. Bu belirtilerin ebeveynler tarafından dikkate alınması yararlı olacaktır.